Sara YANAROCAKOrtaçağ`da diasporada yaşayan Yahudilerin en büyük açmazlarından biri onlara atılan kan iftiralarıydı. Bu iftiraların sonucunda yüzlerce Yahudi katliamlar sonucu öldürüldü. Kan iftiraları 20. yüzyıla kadar tüm hızı ve dehşetiyle devam etti
Yusuf BESALEL
Arap yönetim çevrelerinde zımmilerin her zaman hazır ve nazır varlığı, Yahudileri Hıristyan Kuzey Avrupa Yahudileri için tasarlanamayacak derecede devlet işlerine bulaştırdı. Hesday İbn Şeprut, onuncu yüzyıl Kordobasındaki Endülüs Halfeliğinin diplomasisinde önemli bir rol oynadı. Bir yüzyıl sonra Granadadaki Berberi krallığının Yahudileri de, cemaatlerinin liderleri Samuel a Nagidin vezir ve ordu komutanı hizmeti vermesinden benzer bir onur duydular. Fakat aslında Yahudilerin yetkilerine sınırlamalar vardı. Müslümanlara patron gibi davrandığı düşünülen birçok Yahudi yaşamını yitirdi. Hem Arap, hem de Yahudi kaynakları, 1066da Samuelin oğlu ve halefi olan Josephin acımasızca katledilmesinin bu saray adamının giderek kibirli olmasından kaynaklandığını doğrular. Bu Osmanlı döneminde de geçerli bir olgudur (Bak: Yazarın Osmanlı ve Türk Yahudileri eseri) Sarayla ilişkilerinde çok sivrilen Yahudi liderlerin çoğu canından olmuştur. (Ester Kira, Yeşaya Aciman, Ezekiel Gabay, Çelebi Behor Karmona,... gibi). Esasen Ömer Paktı, maddeleri ile kimin yönettiğini, kimin yönetildiğini vurgulamak istemiştir. Bernard Lewisin Arap ülkelerindeki Yahudilerin Dünya Örğütü (WOJAC) temel kitabına göre, Yahudilere yönelik Arap baskısı, 1948 sonrasına özgün değildir ve bu durum, İslâm doğuşundan beri Araplarla Yahudiler arasındaki lişkinin kaçınılmaz sonucudur... Yahudilere yönelik 20. Yıl arap zulmü; toplumsal ve dinsel bakımdan mağdur olan Yahudinin, Müslüman kitlelerin tepeden bakan tavrının, Müslüman yönetimlerinin keyfi politikalarının ve çıkardıkları mali güçlüklerin yükünü çektiği yüzyıllar süren bir geleneğin devam ve yoğunlaşmasıdır. (İsrail Devletinin varlığının kabul edilmemesi görüşünde bu zihniyetin etkisi olduğu da düşünülebilir...)
Bununla beraber, Orta Çağda Yahudilerin Müslümanlarla sosyal ilişkileri Hıristiyanlarla karşılaştırıldığında çok daha olumludur. Yahudi dini hukuku ile İslâm şeriatı arasındaki benzerlik, günlük yaşamdaki insani ilişkiler potansiyelini güçlendirmiştir. Örneğin hem Yahudi, hem Müslüman tüccarlar, faizcilik görüntüsüne karşın kredi işlemlerine geniş ölçüde gittiler. Gözde yöntemlerden biri, borçların sermaye yatırımı kılığı altında verilmesiydi. Müslüman fıkıhçılarının sözüyle: Kredili satış, tüccar pratiğinin bir parçasıdır, tüccarın amacı olan kâr etmenin en etkili yoludur. Yahudiler, kendi aralarında iska denilen Yahudiler arası faizi sınırlamak amacıyla, Talmudda benzer bi araçtan daha esnek olduğu için İslâmî commandayı benimsemişlerdir... Sunnî İslâmda Yahudilerden ve Hıristyanlardan uzak durmak için Hıristyanlarınkine eş ideolojik, ya da teolojik gerekçe yoktur. İbn Kayyum el-Cevziyeye göre; Müslümanlar gayrimüslümlere taziyeye gidebilirler, doğum, hastalıktan kurtulma, vb. gibi vesilelerle onlara iyi dileklerini bildirebilirler. Fakat dini kutsal günleri kutlanamaz...
devam edecek...
Kaynakça: "Yahudilik
Ansiklopedisi", Cilt I, II, III
Yusuf Besalel